İKSV, kültür politikaları çalışmaları kapsamında 2011’den bu yana yayımladığı raporlara bir yenisini ekliyor ve bu kez sanatın kişisel gelişim üzerinde oynayabileceği güçlü rolü mercek altına alıyor. Sekizinci raporunda İKSV, çocukların ve gençlerin en erken yaşlardan itibaren sanatla büyümesinin yaratacağı olumlu etkileri gündeme taşıyor. Rapor, yerel yönetimlerin, kültür-sanat kurumlarının ve ailelerin, çocukların ve gençlerin iyi olma halini güçlendirecek ve gelişim süreçlerine katkı sağlayacak adımlar atması için öneriler sunuyor.

>> Raporun yazarı Prof. Dr. Feyza Çorapçı ve farklı disiplinlerden uzmanlar, Erken Çocukluk Gelişimi ve Kültür-Sanat adlı podcast serisinde bir araya geldi. Dinlemek için tıklayın.

İKSV’nin Ekim 2019’da kültür politikaları çalışmaları kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Çorapçı tarafından hazırlanan “Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek” başlıklı sekizinci raporu, erken çocukluk döneminden itibaren sanat ile tanışmanın birey üzerindeki etkisini, gelişim psikolojisini temel alarak tartışmaya açıyor. Aile ve okul hayatı dışında kalan serbest zamanlarda sanat etkinliklerine katılmanın çocuklar ve gençler (0-17 yaş) üzerindeki etkilerini gelişimsel bir bakış açısıyla ele alan rapor, çeşitli sanatsal disiplinlerin farklı gelişim dönemlerinde ne gibi beceriler kazandırabileceğini bilimsel veriler ve iyi örnekler üzerinden inceliyor.

“Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek” raporu için tıklayın.

“46 yıldır kültür-sanat alanında faaliyet gösteren İKSV’nin çocuk ve aile dostu bir kültür kurumuna dönüşüm sürecinde hazırlanan raporun, vakfın bu alandaki ihtiyacı göz önünde bulundurarak attığı adımlardan biri olduğunu” belirten İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece raporla ilgili olarak, “Avrupa’nın en genç nüfuslu ülkesi konumunda bulunan Türkiye’de 0-17 yaş arasındaki çocuklar toplam nüfusun yüzde 28’ini oluşturuyor. Nüfusunun yüzde 8’ini 4 yaşın altındaki çocukların oluşturduğu Türkiye aynı zamanda Avrupa ülkeleri arasında küçük çocuk nüfusu en yüksek olan ülke. İstanbul’da ise 0-17 yaş arasında yaklaşık 4 milyon çocuk yaşıyor. Bu veriler ışığında, çocukların ve gençlerin iyi olma halini güçlendirecek ve gelişim süreçlerine katkı sağlayacak adımların atılması, kültür politikalarının da öncelikli konuları arasında yer alıyor” diyor.

Raporu kaleme alan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Çorapçı ise, “Erken yaşlardan itibaren sanatla tanışmaları, çocukların ileriki yıllarda sanatsal faaliyetlere olan ilgi ve katılımlarını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Bunun yanı sıra, serbest zamanlarında resim, müzik, dans, tiyatro gibi sanat etkinliklerde aktif olarak yer alan çocuklar dil becerilerini geliştiriyor, kendilerine bir hedef koyup kararlılık göstermeyi, işbirliği yapmayı ve kendilerine güven duymayı öğreniyorlar. Bu bilimsel bulgular ışığında, çocukların yaratıcılık ve hayal güçlerini harekete geçiren sanat atölyelerinin aynı zamanda iletişim, grup çalışması, kimlik keşfi gibi süreçleri içeren özellikleri raporda öne çıkarıldı. Ayrıca, yoksulluk, mültecilik statüsü, engellilik gibi dezavantajlara sahip olsa bile her çocuğun sanatsal faaliyetlere eşit şekilde katılabilmesi, mevcut programların nicelik ve niteliklerinin iyileştirilmesi, işbirliklerinin geliştirilmesi ve gerekli yatırımların yapılabilmesi için çeşitli kültür politikaları önerileri de raporda yer almakta” yorumunda bulunuyor.

İKSV raporu soruyor: Sanat çocukların ve gençlerin hayatında neleri dönüştürebilir?

Türkiye’de sanat derslerinin okul müfredatında sınırlı yer tutması nedeniyle, özellikle dezavantajlı ailelerin çocukları nitelikli sanat deneyimlerinden mahrum kalıyor. Diğer taraftan, çocukların ve gençlerin okul sonrasındaki zamanlarını nasıl değerlendirdiğine ilişkin araştırmalar, sanatsal faaliyetlere katılım oranlarının oldukça düşük olduğuna işaret ediyor. Çocuklar ve gençler zaten kısıtlı olan boş zamanlarını, çoğunlukla ev ödevi yapmak, TV izlemek gibi etkinliklerle geçiriyor. Oysaki son 20 yıldır yapılan araştırmalar, özellikle dezavantajlı ailelerdeki çocukların sanat temelli programlara katıldığında okulu terk etme oranının beş kat azaldığını, üniversiteden mezun olma şanslarının iki kat arttığını gösteriyor. Bu olumlu sonuçların ardında, sanat atölyelerinin/programlarının çocukların öğrenme motivasyonunu yükseltmesi, onları olumlu rol modelleri ile buluşturması gibi mekanizmalar yatıyor.

“Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek” raporu, çocukların ve gençlerin serbest zamanlarında kendi yaş gruplarına göre tasarlanmış nitelikli programlara katılmasının ve sanatsal etkinlikler ile uğraşmasının, bireysel gelişime pek çok olumlu katkı sağladığını ortaya koyuyor.

Rapor, sanatla uğraşmanın sorgulama, araştırma, hayal gücünü kullanma, yaratıcı ve eleştirel düşünebilme, kendini ifade etme, empati kurma gibi becerileri kazandırma potansiyeline işaret ediyor. Sosyal problemler sanat yoluyla odağa alındığında, çocukların içinde yaşamak istedikleri çevreyi daha iyi düşünmeleri ve toplumsal sorumluluk duygularının artması mümkün oluyor. Bunun yanında “Sanat etkinliklerine ailelerin ve çocukların ilgisi nasıl çekilebilir? Farklı gruplara yönelik olarak hazırlanan programlara erişim ve katılım imkânları nasıl artırılabilir? Sanatçılar tarafından tasarlanan ve yürütülen atölye çalışmalarında olumlu bir öğrenme ve etkileşim ortamı nasıl yaratılabilir?” soruları raporu şekillendiriyor.

Raporda çeşitli araştırmalar, odak grup görüşmesi sonuçları ve iyi örnekler bir araya getiriliyor

“Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek” raporunun ana yapısını akademik araştırmalar, farklı uygulama örnekleri ve değişimi gerçekleştirebilecek farklı aktörlere öneriler oluşturuyor. Rapor akademik araştırmaların yanı sıra, dünyadan ve Türkiye’den 30’a yakın iyi örnekle İKSV Alt Kat atölyelerinden gözlemleri bir araya getirerek sanatın gelişim üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekmeyi hedefliyor.

Raporun ilk bölümü sanatın çocuk gelişimi üzerindeki rolüne odaklanıyor. Akademik araştırmalar derlenerek kültür-sanata ilgi tohumlarının atıldığı erken çocukluk döneminde müzik, dans, drama, resimgibi farklı sanat disiplinlerinin çocukların dil ve dikkat becerilerine, akranlarıyla olan sosyal ilişkilerine olan katkısı ele alınıyor. Sonrasında orta çocukluk ve ergenlik döneminde okul sonrası sanat atölyelerine katılımın hangi gelişim alanlarını olumlu yönde desteklediği inceleniyor.

Raporda akademik literatür taramasının yanında, Bernard van Leer Vakfı tarafından yürütülen İstanbul95 projesinin paydaşı olan Beyoğlu, Maltepe, Sarıyer ve Sultanbeyli belediyeleri ile yapılan yüz yüze görüşmelerden tespitler, İKSV Alt Kat: Öğrenme ve Etkileşim Alanı’nda düzenlenen atölye çalışmalarının yürütücüleri, katılımcıları ve velileri ile yapılan odak grup görüşmelerinden alıntılar ve 15. İstanbul Bienali kapsamında hazırlanan çocuk kitabı Opti ile Pesi: Komşuluk Şarkısı’na dair görüş ve izlenim alınması için 125 katılımcıyla yürütülen anket çalışmasının sonuçlarından faydalanılıyor.

Sanat atölyelerine katılımın etkileri: İKSV Alt Kat örneği

“Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek” raporunda İKSV bünyesinde çocuk ve gençlerin kültür ve sanat etkinliklerine erişim ve katılım imkânlarını artırmak amacıyla kurulan İKSV Alt Kat’ta gerçekleştirilen yaratıcı atölyeler bir vaka analizi olarak ayrıca inceleniyor.

Raporda İKSV Alt Kat’ta gerçekleştirilen üç atölye örnek olarak ele alınıyor: İstanbul’da yaşayan sanatçılarla gençleri, katılımcı bir sanat projesi gerçekleştirmek üzere bir araya getiren atölye çalışması Çocuklar ve Gençler Sanatçılarla Üretiyor, farklı engelleri olan çocuklar ve gençleri ile bir araya getiren Birlikte Güçlü Sesler Korosu ve çocukların yaşadıkları yerlere ilişkin masallar ve hikâyeler oluşturup anlattıkları İstanbul Masalları Yazım ve Anlatım Atölyesi.

Atölye katılımcıları, yürütücüler ve katılımcıların aileleriyle yapılan görüşmeler raporun tamamında belirtilen sanat atölyelerine katılımın bireysel gelişimde yaratacağı olumlu etkileri ve bu gelişimi destekleyecek sanat atölyelerinin ilkelerini birinci ağızdan yansıtıyor.

İKSV Alt Kat’taki sanat atölyelerine katılan çocuklar ve gençler ile ebeveynleri neler diyor?

Çocuklar:

  • “Bir fikir atıyoruz, başkası onun üstüne fikir atıyor. Kavga, çatışma olmuyor. Dalga geçilecek ya da kötümser bakılacak bir durum olmuyor.”
  • “Burada kimsenin birbirini yargılamaması ve farklı gözle bakmaması çok güzel.”
  • “Aslında dinimiz, dilimiz, ırkımız farklı olarak burada hep birlikteyiz ve burada yaptığımız tek şey sanat.”
  • “Devamlı bir şeyler hayal ediyoruz, farklı bir şekilde düşünmeye çalışıyoruz, normal hayata biraz ara veriyoruz.”
  • “Ben sınavlara hazırlanıyorum, bayağı stresliydim. Buradan çıkıp dershaneye gidiyordum akşamları. Hocalar da diyordu, sende bir değişiklik var, daha bir mutlusun diye. Buradan mutlu ayrılıyordum çünkü.”
  • “Çok eğlenceli. Saçmalıyorsun yani. Saçmalamak denmiyor ama aslında. Aklına ne gelirse yazabiliyorsun, dökebiliyorsun. Çok, çok iyi geliyor.”
  • “Hayal gücümün kapısını hep açık bırakıyorum artık.”

Ebeveynler:

  • “Mesela TV’de bir şarkı duyduğunda, ‘Tiz yaptı işte, tiz ses çıkarttı’ diyor. ‘Sen daha dün gittin nasıl anladın tiz sesi’ diyorum. Bazen de okulda birisi bir şey söylüyor, ‘Anne hiç güzel söylemedi detone oldu’ diyor.”
  • “Oğlum bana ‘Şarkı söylemekle ilgili hiçbir şey bilmiyormuşuz’ dedi.”
  • “Kızımda –biraz da göremediği için– ben yapamam, edemem duygusu var. Mesela önceden hiçbir şey anlatmıyordu ama burada bir şeyler yazınca, kitap yazınca artık daha çok şey anlatmaya başladı. Bir şey yapıyoruz, başarıyoruz hissiyatından dolayı büyük bir gurur var. Özellikle öğretmeninden de olumlu dönüşler alınca kendine daha çok güvendiğini söyleyebilirim.”
  • “Özgüven bir tık daha arttı, zaten en büyük problemimiz oydu. Burada hikâyenin nasıl bir şey olduğunu da daha iyi anladılar. Hikâyenin nasıl yazılacağını... Hayal dünyası gelişti. Artık bize kendi kurduğu bir hikâyeyi anlatıyor.”

İKSV Alt Kat etkinlikleriyle ilgili bilgi için tıklayın.

Rapordan öneriler ve ilgili aktörler

Rapor, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde uzun soluklu işbirliklerinin geliştirilmesine, her çocuğun boş zamanlarında sanat programlarına erişim ve katılım imkânlarının artırılmasına, çocuklara yönelik programların nicelik ve niteliğinin iyileştirilmesine ve mekân tasarımlarında farklı ihtiyaçların göz önünde bulundurulmasına yönelik öneriler sunuyor.

Raporla gündeme getirilen verilerin ve önerilerin, uzun vadede kültür politikalarının oluşturulmasına temel olacak bilgi birikimine katkıda bulunması ve gerekli yatırımların yapılabilmesine aracılık etmesi hedefleniyor.

Yerel yönetimler: Belediyelerin çocuk ve gençlere yönelik kültürel ve sanatsal programlarının niteliğini artırmasını sağlamak, farklı yaş gruplarının gelişimsel ihtiyaçlarına yönelik atölyeler tasarlamaya teşvik etmek, bu atölyelere erişim ve katılımın artırılması için yöntemler ve stratejiler geliştirmek hedefleniyor.

Kültür kurumları: Çocukları ve gençleri dahil edebilecekleri programları tasarlarken raporda bahsedilen ilkeleri göz önünde bulundurmaları, farklı yaş gruplarından çocuk ve gençlere yönelik etkinlikler geliştirmeleri ve mekânlarını çocuk dostu hale getirmeleri hedefleniyor.

Aileler / bakımverenler: Çocukların gelişimsel süreçlerinde sanatın rolü hakkında bilgi edinmelerini sağlamak, okul başarısı/devamlılık, stres-kaygı ile sanat arasındaki ilişkiyi vurgulamak ve sanat atölyelerine katılımı teşvik etmek hedefleniyor.

Yukarı