İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 13. kez düzenlenecek Filmekimi bu yıl yine Vodafone FreeZone sponsorluğunda gerçekleştirilecek. İstanbul ayağı 11-17 Ekim tarihlerinde yapılacak 13. Filmekimi, bu yıl da sinema keyfini Türkiye'nin farklı şehirlerine taşımaya devam edecek.
Yeni sinema sezonun habercisi olan Filmekimi'nin 13'üncüsünde, her yıl olduğu gibi merakla beklenen filmler Türkiye'de ilk defa beyazperdeyle buluşacak. Prömiyerini Sundance, Cannes, Venedik ve Toronto gibi festivallerde yapan 40'a yakın film 7 gün boyunca İstanbul'da, Ekim ayı boyunca da Türkiye'nin dört bir yanındaki sinema salonlarında gösterilecek.
13. Filmekimi sinemanın en güncel örneklerini sadece İstanbul'a değil, Türkiye'nin farklı noktalarına da eriştirmeye devam ediyor. 2011 yılından bu yana gittiği her şehirde sinemaseverlerden büyük ilgi gören Filmekimi, bu yıl da hem Anadolu'nun birçok kentine uğrayacak ve Gaziantep'te 2-9 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Zeugma Film Festivali'nin yabancı film programını üstlenecek. Filmekimi, Zeugma Film Festivali ve Kırkayak Kültür Merkezi işbirliğinde gerçekleşecek gösterimler, 13. Filmekimi paralelinde düzenlenecek.
İlk kez düzenlendiği 2002 yılından bu yana İstanbullu sinemaseverlerden büyük ilgi gören Filmekimi, geçen yıl 48 bin izleyiciyle buluşmuş, salonlardaki doluluk oranı %99'a ulaşmıştı.
Zvyagintsev, Cronenberg, Leigh, Chazelle ve Sissako'nun son yapıtları Türkiye'de ilk kez 13. Filmekimi'nde
• Leviathan / Andrei Zvyagintsev
Andrey Zvyagintsev'in "Kremlin'le polemiğe giren, yozlaşmaya karşı cesur bir başyapıt" olarak tanımlanan ve Altın Palmiye'nin en güçlü adaylarından görülen Leviathan, Filmekimi'nde gösterilecek. Günümüz Rusya'sının toplumsal sorunlarını ele alan Leviathan, Cannes'da En İyi Senaryo Ödülü'nü kazandı. Eyüp Peygamber'in öyküsünden esinlenen film, yoz bir belediye başkanının arsasını ele geçirmeye çalıştığı yaşlı bir adamı izliyor. Zvyagintsev'in ilk filmi Dönüş 2004'te İstanbul Film Festivali'nin açılış filmi olarak gösterilmiş, sonraki filmleri Sürgün ve Elena da Filmekimi'nde izleyicilerle buluşmuştu.
• Maps to the Stars / David Cronenberg
Farklı türlerde başarısını sürdüren kült yönetmen David Cronenberg'in, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapan son filmi Maps to the Stars, Filmekimi programında yer alacak. Bir Hollywood taşlaması olan Maps to the Stars'ın oyuncu kadrosunda Mia Wasikowska, John Cusack, Robert Pattinson, Olivia Williams gibi yıldızlar yer alırken film, başrolündeki Julianne Moore'a Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü de kazandırdı. John Cusack'ın "fazla renkli, yüksek ateşli bir Hollywood rüyası" diyerek tarif ettiği filmi için Cronenberg ise şu yorumu yapıyor: "Bence tüm filmlerim eğlenceli. Bu filmim de istisna değil".
• Mr. Turner / Mike Leigh
Prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapan, Secrets and Lies, Naked, Another Year filmleriyle tanıdığımız usta İngiliz yönetmen Mike Leigh'in son filmi Mr. Turner, Empresyonizm akımının öncülerinden dahi İngiliz ressam J.M.W. Turner'ın hikâyesini konu alıyor. Genellikle filmlerinde İngiliz orta-alt sınıfını politik ve sosyolojik yönlerden ele alan Leigh, bu kez bir sanatçının hayatını anlatmayı tercih ediyor. Cannes Film Festivali'nde Timothy Spall'a En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandıran filmin başrollerinde Roger Ashton-Griffiths ve Tom Wlaschiha da yer alıyor.
• Whiplash / Damien Chazelle
Damien Chazelle'in Sundance'te hem İzleyici Ödülü'nü hem de Büyük Jüri Ödülü'nü kazanan son filmi Whiplash, acımasız bir caz ustasıyla 19 yaşındaki hevesli davulcu öğrencisi arasındaki gerilimli ilişkiyi ele alıyor. Sundance'in ardından Cannes'da da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde izleyici karşısına çıkan Whiplash, adrenalini hiç azalmayan bir psikolojik gerilim. Yönetmen ve senarist Chazelle'in henüz bir öğrenciyken tamamladığı 2009 yapımı ilk filmi Guy and Madeline on a Park Bench de "cinéma vérité" tarzını koruyan bir caz müzikaliydi.
• Timbuktu / Abdrerrahman Sissako
Afrika sinemasının en büyük isimlerinden Abderrahman Sissako'nun Cannes ödüllü filmi Timbuktu da Filmekimi'nde izleyicilerle buluşacak. Dünya prömiyerini yaptığı Cannes'da Ekümenik Jüri Ödülü'nü kazanan Timbuktu, bu yılın en çarpıcı yarışma filmlerden biri olarak öne çıktı. Mali'nin kuzeyinde şeriat yasalarının geçerliliği ilan edilip futbol oynamak ve müzik dinlemek bile yasaklandıktan sonra birçok ailenin yaşamının nasıl mahvolduğunu duygusal bir bakış açısıyla çobanlık yapan bir aile üzerinden anlatan Timbuktu için Sissako şöyle diyor: Filmlerimde umudun var olduğunu umuyorum. Müziği yasaklasalar da en güçlü müzik kafamızın içinde duyduğumuzdur. Festivalde en son Bamako filmini izlediğimiz Abdrerrahman Sissako, Afrika sinemasının en büyük yönetmenlerinden biri olarak kabul ediliyor.
• Adieu au langage / Jean-Luc Godard
Sinemanın yaşlanmayan ustası, 83 yaşındaki Jean-Luc Godard, 39. uzun metrajlı filmiyle gözlerinizi ve zihninizi daha önce hiç olmadığı gibi alt-üst edecek. "Adieu au langage / Goodbye to Language", farklı video formatları, benzersiz 3D denemeleri, sağlam bir mizahi bakış, edebi alıntılar ve yine bolca kelime oyunları aracılığıyla küreselleşmeden devlet şiddetine, klasik müzikten aşka birçok konuya değinirken sinemanın sınırlarını da zorluyor. "Hayalgücü olmayanlar gerçekliğe sığınır" cümlesiyle açılan bu eşsiz film, ilk kez izleyici karşısına çıktığı Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü'ne layık görüldü ve Godard'ın hâlâ yenilikçi ve hâlâ zinde olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
• Deux jours, une nuit / Dardenne Kardeşler
İlk gösterimini Cannes Film Festivali'nde yapan Deux jour, une nuit, sosyal gerçekçiliğin en iyi temsilcilerinden Dardenne Kardeşlerin son filmi. İşini kaybetmemesi için çalışma arkadaşlarını alacakları primden vazgeçirmeye çalışan fabrika işçisi Sandra'yı izleyen film, Sydney Film Festivali'nin büyük ödülüne layık görüldü. Sandra'yı canlandıran Oscar ödüllü Marion Cotillard'ın performansı büyük övgü aldı.